DEPREM VE KADASTRO
DEPREM VE KADASTRO
28/05/2023
TARİH, ÇEVRE, KADASTRO, GÜNDEM, DOĞA, Ayın Konusu
DEPREM VE KADASTRO
Mustafa ARSLAN
Kadastro Dairesi Başkanı
TAPU KADASTRO GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Türkiye, sismik olarak oldukça aktif bir ülkedir ve Anadolu levhası, Avrasya levhası, Arap levhası ile Afrika levhası arasında yer almaktadır.

DEPREM VE KADASTRO

GİRİŞ

Türkiye, sismik olarak oldukça aktif bir ülkedir ve Anadolu levhası, Avrasya levhası,  Arap levhası ile Afrika levhası arasında yer almaktadır. Ayrıca; kendi sınırları içerisinde Kuzey Anadolu Fay HattıDoğu Anadolu Fay Hattı ve Batı Anadolu Fay Hattı ile deprem kuşağındadır. Doğu Anadolu ile Kuzey Anadolu Fay Hatları yanal atılımlarla gerçekleşirken, Batı Anadolu Fay Hattı ise normal faylarla gerçekleşerek Ege'nin genişlemesine sebep olmaktadır. İran-Irak sınırında yer alan ve Afrika levhasının ana parçalarından biri olan Bitlis-Zagros Fay Hattı ise, Türkiye'nin doğusuna itme kuvveti uygulamaktadır[1].

 

Şekil 1. Türkiye'yi etkileyen plakalar ve fay hatları[2]

 

Depremler şiddetleri ve etkilerine göre arazi yüzeyinde fay yırtılmaları boyunca metrelerce kaymaya ve geniş bir alanda önemli deformasyona neden olmaktadırlar. Binalar başta olmak üzere arazi üzerindeki yer üstü ve yer altı teknik altyapısına zarar vermenin yanı sıra arazi yüzeyinde çeşitli fiziksel değişikliklere neden olmaktadır. Depremler sonucunda oluşan yer hareketleri hem yatay hem de dikey anlamda arazi sınırlarını üzerinde etki etmektedir. 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli olarak gerçekleşen depremlerin hemen sonrasında, bütün medya platformlarında da üzerinde çokça konuşulan bu yer hareketleri, kadastral veriye de etki etmektedir.

Deprem bölgelerinde, yerkabuğu hareketleri nedeniyle, yatay ve düşey yönlerde meydana gelen kaymalar yüzünden harita ve arazi ilişkileri bozulmaktadır. Özellikle bir yerin harita ve harita bilgilerinin iskeletini, omurgasını oluşturan jeodezik ağlarda x, y, z yönlerinde deformasyonlara sıkça rastlanmaktadır. Çünkü depremler ve heyelanlar gibi doğa olaylarından sonra oluşan yerkabuğu hareketleri nedeniyle, o bölgede bulunan jeodezik altyapı da bundan etkilenmekte, yer yer de hasar görmektedir[3]. Başka bir deyişle, depremler hem yaşamsal hem de fiziksel üst ve altyapı için çok daha yıkıcı olmasının yanında, mülkiyet hakkının altyapısını oluşturan jeodezik ağlar ve "kadastro sınırları" üzerinde de büyük sorunlara sebep olmaktadır.

Deprem sonucunda meydana gelen ve kadastro sınırlarını etkileyen zemin hareketleri;

  • Yeryüzünün yüzeyinin ana kayanın derin hareketini takip ettiği sürekli tektonik deformasyon,
  • Fay hatları üzerinde bulunan alanlarda gözlemlenen fay yırtılması,
  • Heyelan sonucu oluşan toprak kaymaları,
  • Sıvılaşma

Olarak sınıflandırılabilir[4].

Sınıflandırmada sayılan zemin hareketi türleri kadastral altlıkları farklı şekilde etkilemektedir. Yeryüzünün yavaş ve istikrarlı hareketinden dolayı, geniş ölçekli ve zamana bağlı olmaksızın yavaş ve sürekli oluşan tektonik deformasyondan, tüm arazi yüzeyi ve sınırları etkilenmesine rağmen, bu değişim herkes tarafından rahatlıkla gözlemlenemez boyuttadır. 2005 yılında yayınlanan Büyük Ölçekli Harita ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği sonrasında, tescile esas harita ve harita bilgileri ITRF96 dutumu 2005.00 referans epokdeğeri esas alınarak üretilmektedir. Buna göre, TUSAGA-Aktif sistemi de, ölçü epoğunda üretilen bilgileri Harita Genel Müdürlüğü (HGM) tarafından hesaplanan hız vektörleri göz önünde bulundurarak 2005.00 referans epoğuna öteleyerek konum hizmeti sunmaktadır. Ülkemizin bulunduğu bölgedeki tektonik hareketler göz önünde bulundurulduğunda, bölgeden bölgeye değişiklik göstermekle birlikte, ortalama her yıl 2 cm. konum değişikliği olduğu varsayıldığında, ölçü epoğunda elde edilen konum ile referans epoğu arasında yaklaşık 40 cm. fark olacağı ortadadır.

Diğer bir faktör depremin arazi sınırları üzerinde oluşturacağı   deformasyon, fay kırılmasının yer yüzeyine ulaşıp ulaşmadığına ve arazinin fay kırılmasına olan uzaklığa bağlı olarak değişebilir. Deprem fayına çok uzak olan kadastro parselleri önemli ölçüde hareket etmez. Uzak olan parseller bozulma olmaksızın blok hareketine maruz kalabilir. Büyük depremler sırasında, faya yakın bölgelerde arazi kullanım sınırlarının değişimi herkes tarafından görülebilir.

 Faya yakın parseller doğrusal (afin) bozulmaya maruz kalabilir. Faya çok yakın olan veya fay boyunca uzanan parsel sınırları bükülebilir (doğrusal olmayan bozulma) ve hatta fay izi yeryüzüne ulaşırsa yırtılabilir[5]. Bahsedilen deformasyon çeşitlerinin mülkiyet sınırları üzerindeki etkisini

  • Fay yırtılması boyunca yer değiştirmelerin doğrudan gözlemlenmesi,
  • GNSS işaretleri ve noktalarının yeniden gözlemlenmesi ve ölçülmesi, 
  • Deprem öncesi ve sonrasına ait uydu tabanlı görüntülerinin karşılaştırılması,
  • Hassas Ortofoto haritaların yeniden üretilmesi,

sonucunda daha belirgin bir şekilde tespit edilebilir.

TÜRK ARAZİ KAYIT SİSTEMİ İLE YER HAREKETLERİNİN KAVRAMSAL İLİŞKİSİ

1999 Marmara depremi, Türkiye’de büyük yerleşim ve ticaret bölgelerini etkileyen son büyük afetti. O tarihten sonra ülkemizde arazi kayıt sisteminin altlığını oluşturan gerek hukuki düzenlemeler gerekse teknik düzenlemeler konusunda birçok değişiklik yapılmıştır.

Türk Medeni Kanunu’nun taşınmaz hukukunu düzenleyen maddeleri irdelendiğinde oluşabilecek zemin hareketleri ile ilişkili olduğu düşünülen maddeleri şunlardır:

  • 711. maddesi: “Sınır, arazi kayması sebebiyle gerçeği yansıtmıyorsa; ilgili taşınmaz maliki, sınırın yeniden belirlenmesini isteyebilir. Fazlalık ve eksiklikler denkleştirilir.”
  • 719. maddesi, “Taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir. Tapu planları ile arz üzerindeki işaretler birbirini tutmazsa, asıl olan plandaki sınırdır. Bu kural, yetkili makamlarca heyelan bölgesi olduğu belirlenen yörelerde uygulanmaz,”
  • 754. maddesi: “Taşınmaz mülkiyeti hakkının kamu yararı için kısıtlanması, özellikle yapı, yangın, doğal afetler ve sağlıkla ilgili kolluk hizmetlerine; orman ve yollara, deniz ve göl kıyılarındaki ana ve tali yollara sınır işaretleri ve nirengi noktaları konulmasına; toprağın iyileştirilmesine veya bölünmesine, tarım topraklarının veya yapıya özgü arsaların birleştirilmesine; eski eserler, doğal güzellikler, manzaralar, seyirlik noktaları ve ender doğa anıtları ile içmeler, ılıcalar, maden ve kaynak sularının korunmasına ilişkin mülkiyet kısıtlamaları, özel kanun hükümlerine tâbidir.
  •  708. Madde ile “Yeni arazi oluşması” başlığı altında düzenlenen, “Su, rüzgâr, çığ veya diğer doğal güçlerin etkisiyle ya da rastlantı sonucunda başkasının arazisine sürüklenen veya düşen şeyler...” ifadesiyle, “sürüklenme” konusundan ise “Sürüklenen şeyler ile benzerlerinin alınması” başlığı altında (m. 752) söz edilmektedir.   

Yine 2005 yılında değiştirilen 3402 sayılı Kadastro Kanunun amaç maddesi “ülke koordinat sistemine göre memleketin kadastral veya topoğrafikkadastral haritasına dayalı olarak taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukukî durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun öngördüğü tapu sicilini kurmak, mekânsal bilgi sisteminin alt yapısını oluşturmaktır.” olarak düzenlenmiştir

  Kanunun 22.  maddesi ile kadastronun bir kereye mahsus yapılacağı, “; sınırlandırma, ölçü, çizim ve hesaplamalardan kaynaklanan hataları gidermek üzere uygulama niteliğini kaybeden, teknik nedenlerle yetersiz kalan, eksikliği görülen veya zemindeki sınırları gerçeğe uygun göstermediği tespit edilen kadastro haritalarının tekrar düzenlenmesi ve tapu sicilinde gerekli düzeltmelerin sağlanması amacıyla tapulama ve kadastro görmüş yerlerin” ise ikinci kadastro yasağı dışında değerlendirileceği düzenlenmiştir.

Bir diğer düzenlemede Büyük ölçekli (1/5000 ve daha büyük)  harita ve harita bilgisinin üretiminde ülke genelinde standartların belirlenmesini sağlamak amacıyla 2018 yılında  yürürlüğe konulan BÜYÜK ÖLÇEKLİ HARİTA VE HARİTA BİLGİLERİ ÜRETİM YÖNETMELİĞİ’dir. Bu yönetmeliğin amaçlarından biri de “Büyük ölçekli harita ve harita bilgisinin, Türkiye Ulusal Referans Çerçevesi (TUREF)’ne dayalı üç boyutlu kartezyenkoordinatları (X,Y,Z) veya GRS80 elipsoidinde jeodezik koordinatları (enlem, boylam, elipsoit yüksekliği) ile Türkiye Ulusal Düşey Kontrol Ağı-1999 (TUDKA99)’a dayalı Helmertortometrik yüksekliklerinin (H), TUSAGA-Aktif sistemiyle ya da yersel, uydu ve uzay, inersiyal, fotogrametrik teknikler kullanılarak elde edilmesini, coğrafi bilgi sistemlerine altlık oluşturacak biçimde derlenmesini, bilgi teknolojileri ve kartografik tekniklerle görselleştirilmesini” sağlamaktır.

Arazi kayıt sisteminin teknik altyapısını oluşturan jeodezik altyapı, kadastro çalışmaları ve arazi bilgi sistemi konularında yapılan düzenlemelerden bazıları da şunlardır.

  • Türkiye Ulusal Temel GNSS Ağı

Ülkemizdeki tektonik plaka hareketleri ve depremler sonucu oluşan konum değişikliği nedenleriyle güncel jeodezik gereksinimleri büyük ölçüde karşılayamayan Türkiye Ulusal Yatay Kontrol Ağı yerine kullanılmak amacıyla, 1997-1999 yılları arasında yapılan çalışmalarla kurulmuştur. Ancak, 1999-2000 yıllarında meydana gelen büyük ölçekli depremlerin etkilerini belirlemek amacıyla 2000 ve 2001 yıllarında GPS gözlemleri ve geometrik nivelman ölçmeleri yapılmış, bu gözlem ve ölçmelerden elde edilen ölçüler dahil edilerek güncellenmiştir.

  • TUSAGA-Aktif Sistemi

Ülkemiz ve KKTC genelinde yeterli sayıda GNSS uydusu görülebildiği ve iletişim imkanlarının mümkün olduğu yerlerde, herhangi bir yer ve zamanda, birkaç saniye içerisinde, santimetre doğruluğunda gerçek zamanlı coğrafi konum bilgisine ulaşılmaktadır.

  • Tek Koordinat Sistemi Geçiş

Türkiye’de 11. Kalkınma Planının “Şehirleşme” başlığında, “Tüm Türkiye’de tek koordinat sistemine geçilerek kadastro modernizasyonu tamamlanacaktır.” hedefi konulmuştur.

KAHRAMANMARAŞ MERKEZLİ DEPREMLERİNİN ARAZİ KAYIT SİSTEMİ ALTYAPISINA ETKİSİ

06.02.2023 tarihinde Kahramanmaraş ili Pazarcık merkezli 7.7 büyüklüğünde ve Elbistan Merkezli 7.6 büyüklüğünde iki deprem meydana gelmiştir. Bu depremden en çok Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ ili etkilenmiştir. Depremler fay hatlarında 3- 4 metreyi aşan yatay konum değişikliklerine (kayıklıklara), zemin çökmelerine ve yapılarda büyük hasarlara/yıkımlara neden olmuştur.

 

USGC tarafından, uydu görüntüleri kullanılarak yapılan ön değerlendirmeler sonucunda bulunan sonuçlara göre, farklı yönlerde meydana gelen yer değişikliklerinin yoğunluğu aşağıdaki haritada gösterilmiştir[6].

 

Bölgede yer alan TUSAGA-Aktif istasyonlarının 05.02.2023 tarihi ve deprem sonrası konumlarının karşılaştırması için Harita Dairesi Başkanlığı’nca veriler açık bir şekilde paylaşılmıştır. Buna göre en çok yatay konum değişikliği 4.5 metrenin üzerinde değişiklikle Ekinözü-Kahramanmaraş’ta gerçekleşmiştir. Bölgede pilye olarak tesis edilmiş 7 tane TUTGA noktasında yapılan ölçülerde de bazı noktalarda 3 metreye varan sapmalar varken, bazı bölgelerde yer alan TUTGA noktalarının konumlarının hemen hemen sabit olduğu gözlenmiştir[7].

 

DEPREM BÖLGESİ VE KADASTRAL VERİ

Deprem bölgesi olarak ilan edilen 10 ilde;

  • Toplamda 5.378.280 adet parsel bulunmaktadır.
  • Bu parsellerin 3.993.449 adetinin üretim yöntemi sayısaldır.
  • Bu parsellerin 5.241.805 adedinin (%97,46) MEGSİS veri onayları yapılmış durumdadır.
    • Veri onayı yapılan 3.616.722 parsel kesin koordinatlı iken,
    • Veri onayı yapılan 1.625.083 parsel ise geçici koordinatlıdır.

 

 

Bu parsellerin;

  • 38.471 adetinin koordinat sistemi grafik,
  • 503.660 adetinin koordinat sistemi lokal,
  • 2.988.794 adetinin koordinat sistemi ITRF,
  • 1.710.879 adetinin koordinat sistemi ED50’dir.

 

 

DEPREMLERİN MÜLKİYET SINIRLARINA ETKİSİ

Deprem bölgesinde depremin mülkiyet sınırlarına etkisi, depremden sonra güncellenen jeodezik altyapıya ve zeminde bulunan sabit tesislere bağlı olarak ölçülmüştür. Ekinözü/Kahramanmaraş Ekinözü ilçesi, aynı zamanda TUSAGA Aktif istasyonunun da yer aldığı ilçedir. TUSAGA Aktif istasyon konumunun en fazla değiştiği ilçe olduğundan dolayı, saha ölçüleri ile kontrol edilmiştir. Buna göre, TUSAGA Aktif konum değişikliği ile uyumlu olarak yaklaşık 4,5 metre farklılıklar olduğu gözlenmiştir. Saha alımı yapılan noktalar, Ekinözü Belediyesi tarafından yaptırılan 2020 tarihli halihazır harita ile de karşılaştırılmıştır.

Ekinözü’nde yapılan çalışmalarda, diğer alanlardan farklı olarak güncel halihazır haritalar, Kahramanmaraş Kadastro Müdürlüğü - Ekinözü Biriminden temin edilmiştir. Yukarıdaki şekilde görüleceği üzere, deprem öncesi üretilen güncel halihazır haritalar ile zemin alımı arasında 4.38 m. Fark bulunmaktadır.

 

Bu kapsamda Ekinözü Hükümet Konağı güney batısında yer alan aşağıdaki şekilde gösterilen parsel, 3402 sayılı Kadastro Kanununun Ek-1 uygulaması sonucunda oluşan ve  2021 Kasım ayında tapuya tescil edilmiştir. Bahse konu parselin aplikasyonunun yapılması durumunda, tescilli koordinatlar şu anda parselin güney cephesinde yer alan yol içerisinde kaldığı gözlenmektedir.

 

Ekinözü’nde gerçekleştiği anlaşılan plaka hareketlerinin yanı sıra, bazı bölgelerde fay kırılmalarının yüzeyde zemin deformasyonlarına neden olduğu da görüşmüştür. Aşağıdaki şekilde görüldüğü üzere, parsel cephelerinde meydana gelen deformasyonlar, kadastro verisi ile zemin arasındaki uyumu ortadan kaldırmaktadır.

 

SONUÇ

06/02/2023 tarihinde Kahramanmaraş ilçeleri merkez olmak üzere gerçekleşen depremlerde bölgede 10 ilimiz etkilenmiştir. Ülkemize ait uygulanabilir ve sürdürülebilir bir arazi politikasına dayalı arazi yönetimi sisteminin bulunmaması ve plansız kentleşme bir doğa olayını on binlerce insanımızın hayatını kaybettiği, yüz binlercesinin ise sağlıklı barınma hakkına ulaşamadığı bir felakete dönüştürmüştür. Hem yaşamsal hem de   fiziksel üst ve altyapı için çok daha yıkıcı olmasının yanında, kadastral sistem de depremden etkilenmiş bulunmaktadır.

Arazi temelli mülkiyet hakları sisteminin önemli bir parçası olarak ister dijital ister kağıt tabanlı olsun arazi kayıt sistemleri, deprem sonrasında olası hak kayıplarına sebebiyet vermemek adına iyi belgelendirilmeleri, yönetilmeleri ve güncellenmeleri kritik önem taşımaktadır.

Her ne kadar Marmara depreminden 2 yıl gibi kısa bir süre içerinde güncellenen Medeni Kanun içerinde doğal afet veya heyelan gibi arazi kullanımı etkileyen zemin hareketlerinden bahsedilmiş ise de deprem kavramından ve onun arazi mülkiyetine etkisinden bahsedilmemesi büyük bir noksanlıktır. Medeni Kanunun 719. maddesi gereği depremden etkilenen arazi mülkiyeti ve kullanımına ait sınırlarda plan esas alınmaktadır. Yani mülkiyet sınırları zemindeki fiziksel konumdan ziyade yasal tanımla bir bakıma kontrol edilmektedir. Deprem sonucu oluşan deformasyonlar ile mülkiyet sınırlarındaki değişikliklerin planı yansıtmayacağı bu çalışma içerisinde tanımlanan örneklerden de anlaşılacağı üzere, yadsınamaz bir gerçektir. Kadastro sınırlarının yasal tanımında koordinatların esas olmasına dair mevzuatımızda bir hüküm bulunmamaktadır. Diğer yandan, koordinatlar sınırların tanımlanması ve sınıra ilişkin planların oluşturularak değişikliklerin takibi gibi aşamalarda kullanılagelen unsurlardır. Deprem sonrası ortaya çıkan deformasyonun, nedenleri ve sonuçları ile koordinat ilişkisi detaylı bir şekilde ele alınmalıdır.

Kamusal kısıtların tapu sicilinde tutulması ve gösterimi ile ilgili İnsan Hakları Eylem Planı içerisinde faaliyet tanımlanmıştır[8]. Aktif fay hatlarının da bu kısıtlamalar dahilinde elektronik ortamda malik ve ilgililerin bilgi ve erişimine tapu kadastro verisi ile bütünleşik bir yapıda, yanılma sınırından da bahsedilmek üzere sunulmalıdır.

Kadastro verisi sadece parsel geometrisinden ve koordinatlardan ibaret değildir. Bunlara ek olarak, tescilli pafta bilgileri, irtifak hakkı, muhdesat, yapı geometrileri, bunlara ilişkin öznitelik verileri, yer kontrol noktaları ile tescile esas fiziki arşiv de kadastro verisinin unsurlarıdır. Deprem sonrası gözden geçirmelerde ve yapılacak güncellemelerde, bu hususların da göz önünde bulundurulması faydalı olacaktır.

Coğrafi verinin doğruluğu sadece konumsal doğruluktan ibaret değildir. Tamlık ve tutarlılık gibi ölçütlerin de değerlendirilmesi gerekmektedir. Buna göre, MEGSİS ve kadastro paftalarında sadece sembolleriyle göstermekle yetinilen yollar, meydanlar gibi tespit harici alanlar ile ilgili sistematik tescil çalışmalarında tescil harici bırakılan alanların da geometri bilgilerinin elektronik imzalı olarak MEGSİS’e işlenmesinin bütünlük sağlanması açısından faydalı olacaktır.

Yüksek yargı kararlarında, özellikle 2009 yılı Yargıtay HGK Kararı ve 2015 yılında AİHM tarafından verilen Gürtaş Yapı Ticaret Kararı[9] sonrasında kadastro faaliyetleri de tapu sicilinin tutulması kapsamında değerlendirilmiştir[10]. Özellikle kadastro güncelleme ve sayısallaştırma gibi kadastro verisinin kalitesinin arttırılmasına yönelik çalışmalar sonucunda, kayıtlı yüzölçümlerinde meydana gelen yanılma sınırı dışında ve hatta yanılma sınırı içerisindeki değişiklikler tazminat davalarına konu olmaktadır[11]. Buna ek olarak, deprem sonucu ortaya çıkan deformasyonların, bahse konu tazminat davalarında esas alınan, “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur” ifadesinin yer aldığı Türk Medeni Kanunu’nun 1007. Maddesi kapsamında değerlendirilmesi riskine karşı gerekli önlemlerin Kurumumuzca alınması gerekmektedir. Deprem sonrası oluşan deformasyonlarla ilgili olarak yayınlanan 10/03/2023 tarihli talimat, farklı tür zemin değişikliklerinde ne şekilde çalışmalara yön verileceğini içeren bir yol haritası sunmak üzere hazırlanmıştır.

 


[1]https://www.webtekno.com/turkiye-deprem-arap-afrika-plakasi-h132004.html

[2] https://storymaps.arcgis.com/stories/355bfc8b3c5941e683d4f258e8fb2dfa

[3]Köktürk, E., & Köktürk, E. Depremlerle Kadastronun ve Taşınmaz Mülkiyeti Dizgesinin İlişkileri.

[4]Grant, D., &Crook, C. (2012). Spatialmaintenance of the New Zealandcadastre in responsetoearthquakes. Proceedings of FIG WorkingWeek, Rome, Italy.

[5]Grant, D., &Crook, C. (2012). Spatialmaintenance of the New Zealandcadastre in responsetoearthquakes. Proceedings of FIG WorkingWeek, Rome, Italy.

[6]https://storymaps.arcgis.com/stories/355bfc8b3c5941e683d4f258e8fb2dfa

[7] Yıldız. Ümit, Salgın. Ömer, Baran Deniz Can (2023) Deprem ve Kadastro Çalışmaları – Görev Dönüş Raporu (27.02.2023)

[8]https://inhak.adalet.gov.tr/Resimler/Dokuman/3042021071917%C4%B0nsan%20Haklar%C4%B1%20Eylem%20Plan%C4%B1%20ve%20Uygulama%20Takvimi.pdf

[9]https://hudoc.echr.coe.int/app/conversion/docx/pdf?library=ECHR&id=001-157651&filename=CASE%20OF%20G%C3%9CRTA%C5%9E%20YAPI%20T%C4%B0CARET%20VE%20PAZARLAMA%20A.%20%C5%9E.%20v.%20TURKEY%20-%20%5BTurkish%20Translation%5D%20by%20the%20Turkish%20Ministry%20of%20Justice.pdf&logEvent=False 

[10]Sarı, Nevzat İhsan 2020, Türk Medeni Kanunu’nun 1007. Maddesi Kapsamında Kadastro Sırasında Yapılan Teknik Hatalardan Dolayı Devletin Sorumluluğu ve Memurlara Rücu Konusu

[11]Yildiz, U., Gürel, M., & Kocaman, S. (2022). Stateliabilityanduncertaintyperception on cadastralparcelarearegistry in Turkey. Land UsePolicy116, 106075.